Ağırmetal giderim yöntemleri

 
Atıksularda ağır metal giderimi

Ağır metallerle kontamine olan ve çevreye yayılan atıksular ekosistemi ve insan sağlığını tehdit eder. Ağır metaller biyoçözünür yapıda değillerdir. Ayrıca ağır metaller kanserojenik de olabilirler. Bu sebeple atık suda kabul edilebilir miktarın üstünde bulunan ağır metaller, yaşayan her türlü canlı için çok ciddi sağlık riskleri oluşturur.

       Ağır metallerin atık sudan gideriminde kullanılan pek çok geleneksel yöntem vardır. Bunların içerisinde en çok tercih edilenleri olarak kimyasal çöktürme, flotasyon, adsorbsiyon ve ion değişimi gibi yöntemler sıralanabilir. Atık sulardan ağır metal gideriminde en yaygın olarak kullanılan metot ise kimyasal çöktürme yöntemidir.
      Bu metotları sırası ile inceleyecek olursak.

    A) Kimyasal Çöktürme Yöntemi:

    Her ağır metalin çöktürme işlemi için, daha iyi çökebildiği standart bir pH aralığı vardır. (Şekil-1) Bu pH aralığında ağır metallerin çözünürlükleri en düşük oranda olduğundan çökecekleri varsayılır ve bu aralıkta partikül haline gelip çökerler; fakat kendiliğinden çökemeyen partiküllerin çökmesini kolaylaştırmak için suya koagülasyon (pıhtılaştırma) ve flokülasyon (yumaklaştırma) kimyasalları eklenir ve reaksiyon tankındaki karıştırıcının da yardımı ile reaksiyon işlemi ve çöktürme gerçekleştirilerek ağır metaller arıtma dibindeki çamurda toplanır. Böylece atık sulardan ağır metaller giderilmiş olur.

Şekil 1- Bazı ağır metaller ve çözünürlükleri 
 
Bu konuda ayrıntılı bilgiye ulaşmak için kimyasal çöktürme ile ağır metal giderimi yazımıza bakabilirsiniz: Tıklayın

    B) Flotasyon Yöntemi:
      
       Flotasyon yöntemi atık suya yüzey aktif maddeleri (surfactants) ve tutucular (collector) eklenerek metal iyonlarının ters iyonlarla tutulup sudan ayrıştırılması işlemidir.

    Tutucular, su geçirmez ve su çeken partiküllerin ayrıştırılabilirliğini artırarak, yüzeyin doğal su geçirmezliğini (hydrophobicity) artıran bir yüzey aktif maddesidir.
Suya eklenen kimyasal tutucuların derişimi arttıkça, yüzen ve iyon tutmuş olan yüzey aktif maddeleri çökelmeye başlar. Böylece atık su artık bir çözelti olmaktan çıkar ve suda bir ayrışma meydana gelir.

           Bu şekilde ağır metaller atık sudan ayrıştırılmış olur. Bu yöntem genellikle,  çok daha düşük derişimde bulunan ağır metal iyonlarının giderilmesinde kullanılır.

C) Adsorbsiyon Yöntemi:
 
       Adsorbsiyon yöntemi çevre dostu olması, ucuzluğu ve uygulama kolaylığı sebebiyle ağır metallerin atık sudan gideriminde yaygın şekilde kullanılan bir metottur. Hem  sentetik hem de biyolojik adsorbantlar mevcut olup her ikisi de atık sulardan ağır metallerin gideriminde oldukça etkilidir. 
Adsorbantlar , adından da anlaşılacağı gibi ağır metalleri atık sudan emerek çeker ve bünyelerine hapsederler. Böylece ağır metaller atık sulardan arındırılmış olur.

Belli başı ticari/sentetik ve biyolojik adsorbantlar şunlardır:
-        Aktif Karbon   -Grafen   -Karbon nanotüpleri  - Çeltik
-        Yüzey aktif maddeler ile modifiye edilmiş atıklar.
-        Modifiye şeker kamışı küspesi  -Modifiye buğday kepeği
-        Modifiye Hindistan cevizi atığı
 
    D) İyon değişimi Yöntemi:
 
    İyon değişimi yöntemi ile ağır metal giderimi, atık su çözeltisinden bir metal iyonunun, benzer şekilde yüklü bir iyonla değiştirildiği, tersine de işletilebilen bir kimyasal reaksiyondur. İyon değişiminde kullanılan maddeler,  ya doğal kaynaklı zeolit gibi maddeler ya da sentetik olarak üretilmiş reçinelerdir.

     İyon değişiminde en çok tercih edilen maddeler ise sentetik reçinelerdir. İyon değişimi atık sulardan sertliğin giderilmesinde de sık kullanılan bir yöntemdir.

 


Atıksularda renk giderim yöntemleri

 

Atıksularda renk giderimi


    

        Renk atık sularda istenmeyen bir parametredir. Atık sularda renk kontaminasyonu ciddi çevresel problemlere sebep olabilir. Atık sularda renk oluşumunun başlıca sebepleri olarak çözünmüş organik maddeler, hümik ve fulvik asit, sentetik kimyasal boyalar ile birlikte doğal tanenlerin kullanıldığı ve meydana geldiği üretim prosesleri sıralanabilir.

            Renk sadece estetik açıdan istenmeyen bir parametre değildir. Renkli atık suların doğal sistemlere karışması durumunda, renkli atık sular su ekosisteminde zararlı etkilere sebep olacak şekilde fotosentezi sınırlayan bir etkilere sahiptirler.

 

Yaygın Kullanılan Renk Giderim Yöntemleri:

        

Atıksulardan Renk giderimi için kullanılan başlıca metotlar şunlardır:

Koagülasyon ve Flokülasyon, filtrasyon, (granül ve toz aktif karbon kullanılarak yapılan) adsorbsiyon, kimyasal oksidasyon ve nanofiltrasyon.

 

A) Koagülasyon ve Flokülasyon

 

       Koagülasyon ve flokülasyon atıksulardan diğer kirlilik parametrelerinin gideriminde kullanıldığı gibi, atık sularda renge sebebiyet veren parametrelerin gideriminde de kullanılabilir. Giderim işlemi, atıksuya koagülasyon kimyasalları yani koagülantlar eklenerek ve atıksu karıştırılarak yapılır. Bu yöntem rengin özellikle çözünmüş organik maddelerden kaynaklandığı durumlarda çok etkilidir. Fakat yüksek miktarda çamur oluşumuna sebebiyet vereceği için pahalı ve tercih edilmeyen bir yöntemdir.

 

B)  Filtrasyon yöntemi

 

       Bu yöntemde atık Su, içindeki renge sebebiyet veren partikülleri tutmak için tasarlanmış bir filtreden geçirilir. Filtreler, kum ve çakıl gibi katmanlarından ve tozlaştırılmış kömürden yapılmıştır. Filtrasyon metodu ile sudaki askıda katı maddeleri toplayarak renk giderimini sağlar.

Aktif karbon filtreleri atıksudan renk gideriminde en çok kullanılan ve en ucuz yöntemdir.

 

C) Adsorbsiyon yöntemi:

      

Adsorpsiyon, endüstriyel atık sularda renge sebep olan kirleticilerin uzaklaştırılması için en kaliteli giderim yöntemlerinden biri olarak kullanılır. Renk gideriminin sağlanması istenen atık suya,  adsorban olarak adlandırılan oldukça gözenekli yüzey yapısına sahip maddeler eklenir. Bunlar genellikle zeolit, kömür ve kil gibi maddelerdir. Bu adsrobanlar çözünmüş suda bir katı ile temas ettiğinde, çözünen ve atıksuda renge sebep olan bu maddeleri, gözenekli yüzeylerinde hapsederler. Ve bu şekilde renk giderimi sağlanır.

 

D) Kimyasal Oksidasyon yöntemi:

 

Kimyasal oksidasyon yöntemi atık sularda renk giderimi için de kullanılan, suyun oksitlenmesi işlemidir. Genellikle UV ile birleştirilmiş hidrojen peroksit (H2O2) en çok kullanılan oksitleyicidir. Yine aynı şekilde UV ile birlikte kullanıldığında Klor Oksit (ClO2) de renk giderimi için kullanılabilmektedir.

            Bu işlemde renge sebep olan askıda katı maddeler hidroksil radikalleri (-OH) ile kimyasal reaksiyona girerek yok olur ya da zararsız yan ürünlere dönüştürülerek sudan arındırılır.

 

E) Nanofiltrasyon yöntemi:

 

       Nanofiltrasyonun çalışma sistemi ters ozmosun çalışma sistemine benzer. Fakat nanofiltrasyon daha hassas bir giderim imkânı sunar. Nanofiltrasyon düşük miktarda toplam çözünmüş katı (TDS) veya organik madde içeren atık sular için ideal bir arıtma yöntemidir. Bu sistemdeki filtrasyon yöntemi, membran filtrasyonudur. Bu filtrasyon yöntemi ile de suyun renklenmesine neden olan kirleticiler giderilebilir ve atıksu rengi de giderilmiş olur.

 


Oksidatif İndirgeme Potansiyeli (OİP, ORP) ve atıksularda iletkenlik.

Oksidatif İndirgeme Potansiyeli ve iletkenlik
( Görsel Kaynak: www.aliexpress.com )

    Oksidatif indirgeme potansiyeli bir göl veya nehrin kirliliğini ve kendi kendini temizleyip temizleyemeyeceğini gösteren bir değerdir. Birimi mili volttur. Eğer bir su ya da atıksu içerisinde OİP (ORP) değeri yüksek olarak ölçülürse bu, suda organik ve inorganik kirleticileri parçalayan bakterilerin iyi çalıştığını gösterir.

    Göl ve nehir gibi yüzeysel suları örnek olarak düşünecek olursak: Bu tür sularda dibe inildikçe kirletici unsurlar artar. Buna bağlı olarak bakteri sayısı da artarken, suda çözünmüş oksijen oranı ve OİP (ORP) değeri düşer. Suda çözünmüş oksijen miktarı bize suyun kirliliği hakkında bilgi verirken, ORP değeri ise suda çözünmüş oksijen değerine göre, suyun kirliliği hakkında daha fazla bilgi veren bir değerdir.

    Endüstriyel ve evsel atıksulardan uzak bölgelerdeki doğal su kaynaklarının  OİP (ORP) değeri yüksektir. Bu tür temiz suların değeri 300 - 500 mV arasında ölçülür. OİP (ORP) değeri sensörlü cihazlarla ölçülür.  Çok kirli sularda sıfırın altında eksi olarak da ölçülebilir.

    Atık suya güçlü bir oksitleyici olan hidrojen peroksit katıldığında ORP değeri pozitif milivolt değerine kadar yükselecektir. Tam tersi suya güçlü bir indirgeme ajanı olan sodyum bisülfit yeterince eklenirse atıksuda ORP değeri negatif milivolta kadar düşecektir. Bu şekilde ORP değeri evsel ve endüstriyel atıksu arıtımında çok işe yarar bir parametredir. Aşağıdaki listede temel atıksu arıtma işlemlerinde referans olarak kullanılabilecek ORP değerleri gösterilmiştir:

                Biokimyasal Reaksiyon                                       ORP Değeri
                      Siyanür giderimi                                 +250 ile +800 mV arası
                        Nitrifikasyon                                              +100 ile +350 mV  arası
            Biyolojik Fosfor Giderimi                                    +50 ile +250 mV  arası
                        Denitrifikasyon                                          +50 ile -50 mV  arası
            Asit teşekkülü (fermentasyon)                               -100 ile -225 mV  arası
                        Metan üretimi                                             -175 ile -400 mV arası 
                      

    Endüstriyel atıksu arıtımında ORP'nin karşımıza ilk çıktığı nokta Çinko kaplama konusunda siyanür giderimidir. Reaksiyon tankına çamaşır suyu eklendikçe atıksuyun ORP değeri yaklaşık 250 mV'dan başlayarak siyanürün tam manası ile oksitlenmesine kadar geçecek yaklaşık 30 dakika içerisinde 800 mV'a kadar yükselir. Bu süreçte siyanürün klor ile oksidasyonu gerçekleşir ve suda çözünmüş oksijen miktarı da artar.
    Siyanürlü çinko kaplama atıksuları nasıl arıtılır yazıma ulaşmak için burayı tıklayın.


    İletkenlik ise sularda çözünmüş toplam maddelerin (T.D.S. Total Dissolved Solids) miktarına göre değişen bir göstergedir. İletkenlik değeri kolay ölçülebilen bir parametre olduğu için kullanımı yaygındır. İletkenlik değerine etki edenler daha çok inorganik çözünmüş maddelerdir. Bunların başında çözünmüş tuzlar gelir. Bu yüzden tuzluluk değeri ile iletkenlik değeri karşılıklı bağlantı içerisindedir ve sudaki tuzluluk oranını tahmin etmede de iletkenlik kullanılır. Suyun iletkenliğini artıran diğer parametreler eksi yüklü iyonlar, sülfat, ağır metaller, klor, kalsiyum, nitrat vb. maddelerdir. Sudaki çözünmüş oksijenle de ters orantı halindedir. Yani iletkenlik ne kadar yükselirse sudaki çözünmüş oksijen oranı o kadar azalır. Bu minval üzere de, tuzluluk esasından, deniz suyunun iletkenlik değeri tatlı su kaynaklarından çok daha yüksektir.

     İletkenliğin birimi µS/cm'dir. Eğer su, yer altı suyu gibi çözünmüş madde oranı yüksek bir su ise iletkenlik değeri yüksektir. Aynı oranda yüzeysel sularda bu değer düşer. Hele ki ters ozmoz gibi suyu deiyonize haline getiren sistemler ya da filtreli su arıtma cihazlarından çıkan sularda iletkenlik çok düşüktür. İstanbul barajlarında görülen ortalama iletkenlik oranları ve Türkiye ve Avrupa birliği üst limitleri aşağıdaki tabloda verilmiştir:

B.Çekmece

İkitelli

K.hane Y.B.Han

Ömerli(Emirli)

Ömerli (Mur+Orh)

Ömerli (Osmaniye)

Elmalı

562

365

373

368

303

305

497


    Atıksularda iletkenlik değerinde meydana gelecek ani değişiklikler kirlilik olarak değerlendirilir. Tarım kaynaklı atıksular, lağım suları sızıntısı ya da ağır metal içeren bir kaplama suyunun yüzeysel ya da evsel suya karıştığında bu sudaki klor, fosfat ve nitrat iyionları vb. gibi parametrelerin etkisi ile iletkenlik artar. Bu da atıksu kalitesini ölçüm probları ile online izlenen sistemlerde iletkenliğin kullanılabilir bir parametre olduğunu gösterir.

Nikel Kaplama suları nasıl arıtılır?


Nikel kaplama atıksuları nasıl arıtılır
( Görsel Kaynak: nskamericas.com )

    Metal kaplama atıksularının nasıl arıtılacağına dair diğer yazılarıma göz atmak isterseniz. Çinko kaplama ve Krom-Nikel kaplama için üzerini tıklayın.

    Nikel kaplama atıksuları da, diğer ağır metal giderimleri gibi atıksuyun pH değeri değiştirilerek yapılır. Burada ana fark ise , bu atıksuda ana kirletici unsurun Nikel ağır metali olmasıdır. Hedef sadece nikeli çöktürmek olacağı için kron nikel kaplamadan daha kolay bir işlemdir. Nikelin çözünürlüğünün en düşük olduğu pH aralığı yaklaşık 10.2'dir. Tafsilat için bu konudaki yazıma göz atın.

Şimdi sadece nikel kaplama atıksuyu olan bir işletme farz edelim ve yine yaklaşık 1000 litrelik bir reaksiyon tankı olsun. 

    1- Reaksiyon tankı ağzına kadar doldurulur. Ve karıştırıcı mikser karıştırılarak atık su homojen hale getirilir. Karıştırıcı kapatılmaz.

    Arıtma işleminin nasıl yapılacağına geçmeden önce lak kaplamadan bahsetmek istiyorum. Metal kaplama sektöründe, özellikle nikel ve krom-nikel kaplama işlemlerinden sonra (Çinko kaplamada kullanılmaz) kaplanan metal malzemenin daha parlak hale gelmesi için lak kaplama diğer bir deyişle vernik kaplama işlemi yapılır. Vernik koruyucu yağ, reçine ve solventten oluşan bir bileşiktir. Bu yüzden reaksiyon tankına giren lak kaplama atıksuları, ağır metal açısından bir kirleticilik unsuru taşımaz ve nikel ya da krom kaplamanın arıtma yöntemini etkilemez. Yani lak kaplama benzer bir parlaklık için Çinko kaplamada kullanılan siyanür gibi ayrı bir arıtma usulü gerektirmez.

    2- Öncelikle pH'ı 10.2 civarına yükseltilmesi gerek. Hassas bir pH ölçeri yoksa ve pH kontrolünde turnosöl kağıdı kullanılacaksa pH'ı 10 ile 11 arasına yükseltmeye çalışmak mantıklı olacaktır. pH'ı yükseltmek için, askıda katı madde miktarını arttırmayacak sıvı kostik kullanılabilir. Ya da daha ucuz olan ama askıda katı madde miktarını artıracak olan kireç de kullanılabilir. İki nötralizasyon kimyasalından biri ile pH'ı bu seviyeye getiririz. Ne kadar ekleneceği konusunda, azar azar ekleyip pH'ı takip etmek yeterli olacaktır.

    3- Bu aşamada koagülant ekleyip pıhtılaşmanın başlamasını takip edebiliriz. Yaklaşık 500 gram sulu Demir 3 klorür ya da Alüminyum sülfat bir tonluk reaksiyon tankına yetecektir. Tam miktar dozajı deneme yanılma, pıhtılaşmayı gözle takip etme ya da jar testi ile tayin edilebilir. Alüminyum sülfat daha ucuzdur ama arıtılmış suda sülfat değerlerinin yükselmesine sebep olacağından Demir 3 klorür kullanmak daha iyidir. Bu halde 20-25 dakika karıştırılır.

    Bu aşamadaki işlemin kimyasal açıklamasından biraz bahsedelim. Nikel iyonları suda eksi yüklü halde çözünmüş vaziyettedir. Asidik ortamda da suda çok iyi çözünmüş haldedirler ve kolloid denen çökelmesi zor parçacıkları oluştururlar. pH'ı yükselterek 10-11 arasında getirdiğimizde bu kolloidlerin çözünme meyili en zor noktaya getirilir. Yani metal iyonları kolloid olmaktan çıkıp çökmelerinin yolu önce pH ayarı ile yapılmaktadır. Tabi ki bu halde metal iyonlarının çökelmesi gerçekleşse de bu yeterli düzeyde olmayacaktır. İşte burada Demir 3 Klorürü (Fe3Cl2) ele alalım. Demir 3 klorür suda çözününce Fe+2 yüklü iyonlar ortaya çıkar . İşte bu iyonların negatif yüklü kolloidlere ve dolayısıyla nikel iyonlarına tutunması ile pıhtılaşma oluşur ve çökelme mümkün hale gelir.

Bu konuda tafsilat için ilgili yazıma burayı tıklayarak ulaşabilirsiniz.

    4- Yaklaşık aynı miktarda poli elektrolit eklenir. Ya da floklar oluşmaya başlayıncaya kadar poli eklenmeye devam edilir. Poli, hızlı ve etkili bir reaktanttır. Karışımdan bir süre sonra hızlı bir şekilde topaklanmalar başlayacaktır. Bu şekilde de en az 20 dakika karıştırılır.

    Bu safhadaki topaklanma aşamasının kimyasal yapısından da biraz bahsedelim. Burada kullanılan poli (polymer electrolyte), emsallerine göre çok güçlü sentetik bir koagülanttır. Bu yüzden de arıtma kimyasalları içerisindeki en pahalı üründür. Poli Elektrolit ion değişim özelliklerine sahip katı bir çözücüdür. Poli elektrolitler nötr, anyonik ve katyonik olarak üzere üçe ayrılırlar. Arıtma teknolojilerinde kullanılan katyonik elektrolittir. Aşağıdaki şekilde katyonik elektrolitlerin kimyasal yapısı gözükmektedir.
    

Katyonik Polielektrolit kimyasal yapısı
Şekil - Katyonik poli elektrolit kimyasal yapısı

    Şekilden de görüleceği üzere iyonlaştırılabilir fonksiyonel grupları tamamen pozitif yük ihtiva eden polimerlere katyonik polimer denir. Bu yapıları sayesinde suda kolayca çözünüp hızlıca eksi yüklü metal iyonlarına tutunup flok oluştururlar. Zincir yapıları sayesinde çok etkili bir flokülanttır.

    5- Karıştırıcı kapatılır. Reaksiyon tankı dinlendirmeye bırakılır. En az bir saat dinlendirilir. Oluşan çamurlar mümkünse hemen mümkün değilse deşarj işleminden sonra reaksiyon tankının dibinden çıkartılır. Arıtılmış atıksuyun da pH değeri 10-11 arasındadır. Kanal deşarj limitleri dahilindedir. Kanalizasyona verilebilir.

İski Kanal Bağlantı Yazısı/Hastane kanal bağlantı yazısı


Hastane kanal bağlantı yazısı
(Kaynak : enacademic.com)

    Çevre ve Şehircilik bakanlığı Çevre İzin Belgesi sürecinde işletmelerden, İski'den alınan ve atıksularının kanala bağlı olduğunu gösterir bir yazı talep edilir. Ve bu yazı ile de işletmeden endüstriyel nitelikli atıksu kaynaklanıp kaynaklanmadığının da kağıt üzerinde görülmesi istenir. Bu arada kanal bağlantı yazısı kavramı kanal iştirak bedeli ya da kanal katılım bedeli kavramları ile karıştırılmamalıdır.

    Aslında kanal bağlantı belgesi diğer yazılarımla da doğrudan alakalı olan iski görüşleri olsalar da bu belgenin istendiği işletme türlerini bu yazımda da sınıflandırıp anlatmaya çalışacağım. Kanal bağlantı yazısı yerine geçecek olan iski görüşü aslında gsmr başvurusu ile yapılan işlem sonucunda elde edilen yazılardır. Kanal bağlantısı yerine geçecek olan bu yazı, gsmr görüşü olabileceği gibi deşarj izin belgesi veya kısa ve farklı bir görüş yazısı da olabilir.

    Eğer iski kanal bağlantı yazısına ihtiyacınız varsa öncelikle gsmr görüşü başvurusunda bulunmalısınız. Konu ile alakalı yazım için burayı tıklayın. Buradan yaptığınız başvuru sonrası alacağınız iski görüş yazısı, kanal bağlantı yazısı olarak da geçerlidir. Peki GSMR başvurusunda bulundunuz ve nasıl bir kanal bağlantısı yazısı elde edeceksiniz? Tasnif ederek, tek tek açıklamaya çalışalım.

    1- Faaliyetinden endüstriyel nitelikli atıksu kaynaklanmayan işletmeler: Başvuruda bulunduğunuz işletmenizin faaliyetinden endüstriyel nitelikli atıksu kaynaklanmıyorsa normal şartlar altında gsmr görüşü alırsınız. Ve gsmr görüşü içerisinde, faaliyetinizden endüstriyel nitelikli atıksu kaynaklanmadı ibaresi yer alır. bunun yanı sıra insani faaliyetlerden kaynaklanan evsel atıksuların kanalizasyon hattına bağlı olduğu (Kanal alt yapısı bulunan bir yer ise) ve kanalın mansabının (kanalın nihai ucunun nereye gittiği) neresi olduğu yazar. İşte bu ibare ile alınan gsmr görüşü sizin kanal bağlantı yazınız yerine de geçer. 

      Bu konuda teferruat için şu yazıma göz atabilirsiniz.

    2Faaliyetinden endüstriyel nitelikli atıksu kaynaklanıp atıksuyunu deşarj eden işletmeler: Başvuruda bulunduğunuz işletmenizin faaliyetinden endüstriyel nitelikli atıksu kaynaklanıyorsa, bu durumda deşarj izin belgesi alırsınız. Ve deşarj izin belgesinde sol taraftaki sütunlardan, yukarıdan aşağıya dokuzuncusunda Atıksu Mansabı diye bir ibare geçer. Burada genellikle kanalizasyon ve mansabı (Kanalın son noktası) yazar. İşte bu ibareye haiz deşarj izin belgesi sizin kanal bağlantı belgeniz yerine de geçer.

    Bu konuda tafsilat için şu yazılarıma göz atabilirsiniz: 

    3- Faaliyetinden endüstriyel nitelikli atıksu kaynaklanıp bu suyu tamamen devir daimli kullanan işletmeler: Yukarıdaki birinci maddede olduğu gibi gsmr görüşü alırlar. Fakat bu sefer gsmr görüşünde faaliyetinden kaynaklanan endüstriyel nitelikli atıksuları tamamen devir daimli kullandığı yazar. Evsel atıksuların da kanala bağlı olduğu ve mansabı yine gsmr görüşü içerisinde yazar. Bu gsmr görüşü, kanal bağlantısı yazısı yerine geçer.
    Mermer atölyeleri bu konuda örnek gösterilebilir. Alakalı yazım için tıklayınız.

    4- Faaliyetinden endüstriyel nitelikli atıksu kaynaklanan ve bunları bertaraf tesisine taşıtan işletmeler: Özellikle faaliyetlerinden oluşan endüstriyel nitelikli atıksuları az olan işletmeler atıksularını bertaraf tesislerine gönderebilirler ya da göndermeyi tercih edebilirler. Bu konudaki yazım için tıklayın. 

    Bu işletmelere de yukarıda 2 numara ile gösterilen deşarj İzin Belgesi verilir. Ve 2.seçenekte olduğu gibi, aynı ibarelerle deşarj izin belgesi kanal bağlantı yazısı yerine geçer.

    5- Hastane kanal bağlantısı yazısı: Hastanelerde durum biraz farklıdır. Çünkü İski atıksuların kanalizasyona deşarj yönetmeliğine göre hastanelerden endüstriyel atıksu kaynaklanmaz, hastanedeki faaliyetler evsel atıksu olarak nitelendirilir. Bu konuda ilgi yönetmelik hükmü şöyledir (Madde 3-1-s) : "Evsel atıksu: Yaygın olarak yerleşim bölgelerinden ve çoğunlukla evsel faaliyetler ile insanların günlük yaşam faaliyetlerinin yer aldığı okul, hastane, otel gibi hizmet sektörlerinden kaynaklanan atıksulardır."
    
    Bu yüzden hastaneler için İski idaresine dilekçe ile başvurulur ya da gsmr başvurusu yapılsa dahi gsmr/dib görüşü verilmez ve kanal bağlantı yazısı yerine geçen bir atıksu görüşü yazısı verilir. Ve bu yazıda hastane faaliyetlerinden endüstriyel nitelikli atıksu kaynaklanmadığı ibaresi bulunur. Hastane için de gsmr görüşü başvurusunda bulunabilirsiniz. (Online başvuru imkanınız olduğunu unutmayın)